(’…Türk toplumunun elli yıldır, yaşam süreci içerisindeki,Anadolu
insanının profilini çizerken, sosyal yaşamlarındaki ortak
paydalardan biri olan GÖÇ ‘ün, kırsal kesimin yaşamındaki
oynadığı rolün boyutlarını yansıtmaktadır.
Zor Günler’de, bölgeler arası dengesiz gelişmelerin, milli gelir
dağılımındaki yetersiz payın, toprakların adaletsiz dağılımının
ve köylüyü bulundugu bölgede tutacak, sosyal ve ekonomik şartların
yaratılmayışının sonuçları anlatılmaktadır.
Zor Günler’de, kırsal kesimlerden gelerek kentleşmek isteyen ve
kendilerine yeni bir hayat tarzı kurmak için mücadele veren
anadolu insanına hazırlıksız yakalanan kentlerde, çarpık gelişmeler sonucu
ve kültür farklılıklarının ortaya çıkardığı çatışmaları
dolayısıyla ’’köylümü…,yoksa kentlimi?’’olduğu belli olmayan ara bir tabakanın yaşam hikayesini bulacaksınız.
Yazarın okuyucularına sunduğu, sade ve anlaşılır bir dille
yazdığı ‘’Zor Günler ‘’ adlı bu roman feodal düşüncenin, anadolu
insanının üzerindeki toplumsal baskıların odağını oluşturan ve bu
k ıskaçlardan kurtulmak isteyen belli bir kesimin tipik özelliklerini
taşıyan bir ailenin yaşam hikayesinin ürünüdür.)