TÜRBAN HİKAYESİ…
Türbanın İslamiyet’te ki yeri ile, Müslüman ülkemizde ki yerinin ne olduğu ve uygulama alanlarında ki, yanlış bilgilendirmeler, türbanı siyasi bir simge haline getirmiştir. Bu konuda o kadar ileri gidilmiştir ki, türban bazen üniversitelerde, bazen Kamu kesiminde ,bazen halk arasında, ve bazen de Anayasa nın Laiklik ilkelerine sorun olmuş, daha da ileri götürülerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar uzanmıştır.
Türban ülkemizde sadece laiklik karşıtı olan siyasi düşüncelerin, savunduğu bir tez olmaktan çıkmış, dönem, dönem sağcı liberal ve milliyetçi akımların da üzerinde durduğu bir mesele haline getirilmiştir. Buradaki amaç ,
İnanç boyutundan ziyade, türban siyasete alet edilerek, oy alma düşüncesini öne çıkarmıştır. Bu gerçek, Gericiliğin ve sermayenin bu günde olduğu gibi dönem ,dönem baş vurduğu bir düşünce ve eylem biçimidir. Ülkemizde ki halkımızın sosyal bilinç düzeyinin ve eğitiminin düşük olması hem iktidarın, hem gericiliğin, hem de emperyalist sermayenin işine gelmektedir. Onun için kullanma alanları büyük ve güçlüdür.
Bu nedenledir ki geçmişte ANAP hükümeti Kadınların başlarını, saçlarını ve boyunlarını örtmesi için yasa çıkarmıştır. Günümüzde Türban yeniden gündemimize oturtulmak istenmektedir. Kaldı ki Anayasamızın 1-2 ve 3.cü maddeleri ve bu maddelerle bütünleşen diğer maddeleri her ne kadar bu hususta açık ve net ifadeler taşımasına rağmen yine de gerici ve şeriatçı anlayışlar çalışmalarını sürdürmektedirler. Günümüzdeki uygulamalara baktığımızda Anayasa dahil, Türban sorununu dolaylı yoldan yeşil ışık yakmanın yanı sıra, değiştirilmesi düşünülen bir çok temel yasaların ve rejimle ilgili düşüncelerin “ Siyasal İslam’a uygun hale getirilmesinden başka bir şey değildir. (Cumhuriyet yasa ve uygulamalarının ortadan kaldırılması gibi)
Türban eski islam kavimlerinde, kadınları değil, erkeklerin biçimsel olarak örtündüğü bir simgedir. Ve süreç içerisinde sivil erkeklerin militarist güçlerden ayırt edilmesi için kullanılmıştır. Dolayısıyla Siyasal islam anlayışında simgeleşen Türbanın ne KUR’AN da nede hadisi Şerflerde hiçbir yer ve anlamı yoktur. Ancak, Laik bir ülkede iktidar olan sözüm ona Ilımlı İslamiyet anlayışı ,toplumun bilgisizliğinden yararlanarak, çağdaşlık, demokrasi ve Laiklik hakkında sürekli takiye yaparak, dini ve inancı kullanmaktadır.
İktidar, Türkiye yi böylesine soyut ve anlamsız gündemlerle meşgul ederek, ayakta durmaya çalışmaktadır. Halbuki Devletin ve İktidarın görevi, Çağdaşlığı, Demokrasiyi ve Laikliği yükseltmek ve Halkın Refah seviyesini geliştirmek olmalıdır. Bilimi ve Çağdaşlığı esas alarak, Sanayileşmenin koşullarını yaratmak, işsizliği önlemek, ekonomide ve siyasette bağımsız bir hale gelmek için çaba sarf etmektir. Günümüzde İktidar ve gerici güçler tam tersine yine Türbanla Gündem oluşturmak ve Oylarını yükseltmek sevdasına kapılmaktadır. Ulusumuz bu konada duyarlı ve dikkatli olmak zorundadır
SAYGILARMLA.
Gazi KESKİN
Araştırmacı Yazar